Beyin Bağırsak Ekseninde Mikrobiyomun Rolü – Vagus Siniri

vagus-siniri

Bağırsak ve beynin bağlantılı olduğunu artık biliyoruz. İnsan vücudunun muazzam mekanizmasındaki sırlar çözüldükçe yeni ve önemli bilgiler de karşımıza çıkıyor. 

Bu keşiflerin bir kısmı da beyin-bağırsak ekseni ile alakalı… Beyin ve gastrointestinal sistem arasındaki çift yönlü iletişim, “beyin-bağırsak ekseni” olarak adlandırılıyor. Bu iletişimi sağlayan en önemli bağlantı yollarından biri ise “vagus”… Vagus siniri, ruh halinin kontrolü, bağışıklık tepkisi, sindirim ve kalp atış hızı dahil olmak üzere, çok çeşitli ve önemli bedensel işlevleri denetleyen parasempatik sinir sisteminin ana bileşenini temsil ediyor. Aynı zamanda öksürme, hapşırma, yutma ve kusma gibi belirli refleks eylemlerinden de sorumlu… Beyin sapındaki orijininden boyun ve göğüs yoluyla karna kadar uzanıyor. Bu sinir, sindirim sistemi ve organlardan beyne ve tam tersine çok çeşitli sinyaller taşıyor ve beyne iç organların durumu hakkında bilgi gönderiyor. 

Bu kadar önemli işlevi olan vagus siniri, işini düzgün yapabilmek için bazı “minik canlıların” desteğine ihtiyaç duyuyor. İşte burada söz dönüp dolaşıp yine “bağırsak bakterilerine” geliyor. Çünkü elde edilen bilgilere göre bu iletişimin mimarının da bağırsaklardaki mikrobiyom topluluğu olduğu anlaşıldı. 

Mikrobiyom ve vagus siniri arasındaki yakın dostluk

Bu kadar önemli işlevleri olan vagus sinirinin iyiliği, bir anlamda bağırsak sağlığı ile yakından alakalı… Bağırsaktaki mikroorganizmaların vagus sinirini aktive edebileceğine ve bu aktivasyonun beyin ve davranışlar üzerindeki etkilere aracılık etmede kritik bir rol oynadığına dair hayvan çalışmalarından elde edilen güçlü kanıtlar bulunuyor. 

Bilindiği üzere bağırsaklardaki faydalı bakterilerin, ruh hali ve kaygı üzerinde yararlı bir etkiye sahip olduğuna dair bilgiler var. Bu da kısmen vagus sinirini etkileyerek gerçekleşiyor.

Sinir bağlantıları, elektriksel darbeler biçiminde uzun mesafelerde bilgilerin hızla gerekli birimlere iletilmesine olanak tanıyor. İnsan beyninde yaklaşık 100 milyar nöron bulunuyor. Asıl ilginç olanı ise bağırsakların, sinir sistemindeki sinirler aracılığıyla beyne bağlı olan 500 milyon nöron içeriyor olması…

Beynin alt kısmından karna kadar vücudun her iki tarafında çalışan iki nöron demetinden oluşan vagus siniri ile bağlantılar, bağırsak yolu da dahil olmak üzere vücudun her yerinde yapılıyor. Vagus sinirinin uyarımı, bağırsağın özelleşmiş hücrelerinden elde edilen sinyallerle sağlanabildiği gibi bu iletişimin, mikrobiyom bakterilerinden gelen sinyallerle de tetiklenebileceği biliniyor. Beynin nöronları, birbirleriyle iletişim kurmak için nörotransmitter adı verilen kimyasalları kullanıyor ve bunlar, bağırsak yolundaki vagus sinirinin uyarılmasından ve bağırsak mikrobiyotasından etkileniyor. Bu da, mikrobiyomdaki bakterilerin beyindeki nöronal fonksiyona dolaylı olarak katkıda bulunabileceği anlamına geliyor. Bu nörotransmitterlerden biri olan serotonin, mutluluk hissine katkıda bulunuyor ve ayrıca vücudun biyolojik saatini kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu nörotransmitterlerin çoğu bağırsak hücreleri ve orada yaşayan trilyonlarca mikroorganizma tarafından üretiliyor. 

Vagus siniri ve inflamasyon

Vagus siniri ve mikrobiyom bağlantısının bir başka ayağı, vücuttaki inflamasyon ile ilgili… Bağırsaktan gelen belirli vagal sinyaller, antiinflamatuar refleksi tetikleyebiliyor ve bağışıklık hücreleri ile etkileşime girerek iltihabı hafifleten aracıları serbest bırakıyor. Bağırsak yolundaki bağışıklık sisteminin bir enfeksiyona uygun şekilde yanıt verecek kadar aktif kalması önemli olsa da, bu yanıtın uygun şekilde düzenlenebilmesi, özellikle inflamatuar bağırsak hastalığı gibi problemlerle karşılaşılmamasını sağlıyor. 

Vagus sinirinin, bağışıklık sistemini düzenleyici ve destekleyici bu rolü, beyin fonksiyonu ve ruh hali için de oldukça önem arz ediyor… Bu sinirin beyinden bağırsağa doğru uyarılması, bağırsak astarını oluşturan hücrelerin birbirine daha sıkı yapışmasını teşvik ederek bağırsak yolunun bütünlüğünü artırıyor. Bağırsak yolu, mikrobiyoma ve beslenme yoluyla alınabilecek herhangi bir mikroorganizmaya ev sahipliği yapıyor. Enfeksiyonlar bağırsak duvarının bütünlüğünü bozabileceğinden bu duvar ne kadar sağlam olursa hastalık ihtimali de o oranda azalıyor. Lipopolisakkarit (LPS), belirli bakteriler tarafından yapılan inflamatuar bir toksin olup bağırsaktan kana çok fazla geçerse iltihaba neden olabiliyor. Bağırsak bariyeri sızdığında bu iltihap yapıcı madde kana karışıyor. Kandaki iltihaplanma ve yüksek lipopolisakkarit  miktarları; şiddetli depresyon, demans ve şizofreni dahil olmak üzere bir dizi beyin bozukluğu ile ilişkilendiriliyor.

Özetle; konu yine dönüp dolaşıp bağırsak sağlığına geliyor. Fermente ve lifli gıdalardan zengin beslenmek, bağırsaklardaki mikrobiyomun dengesini koruduğu gibi mikrobiyomdaki çeşitliliği de artırıyor. Vücuttaki birçok fonksiyonu düzenleyen vagus siniri de dahil, beyin-bağırsak ekseninde doğru bir iletişim için bağırsaklarımıza gereken özeni göstermemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmış olalım… 

Probiyotik almanın doğal ve lezzetli yolu olan kombuchalarımızı 6 farklı seçenek ile sunuyoruz. Kombucha çeşitlerimiz; Klasik, Tarçın, Nane, Hibiskus, Zencefil ve Lavanta…

Kaynaklar

Sigrid Breit, Aleksandra Kupferberg, Gerhard Rogler and Gregor Hasler, “Vagus Nerve as Modulator of the Brain–Gut Axis in Psychiatric and Inflammatory Disorders Front. Psychiatry”, 13 March 2018
Sec. Psychological Therapy and Psychosomatics.

Paul Forsythe John BienenstockWolfgang A Kunze, “Vagal pathways for microbiome-brain-gut axis communication”, Adv Exp Med Biol, 2014;817:115-33.

wildbrine.com

healthline.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir