Antioksidanların Cilt Üzerindeki Etkileri

antioksidan

Antioksidanların beden sağlığımız için faydaları tartışılmaz… Beslenme yolu ile aldığımız bu mucize maddelerin cilde dışarıdan uygulandığında da benzer etkiler gösterdiği, cilt sağlığını desteklediği artık biliniyor… 

Birçoğumuz, antioksidanların yiyecek ya da besin takviyeleri ile alınmasına aşina, ancak cilt bakımında uygulanmaları söz konusu olduğunda, bu bileşenlerin kullanımı hakkında çok daha az bilgimiz var. Antioksidanlar; vücudumuzu içten koruyarak hem cilde hem de genel sağlığa destek olabildiği gibi, dışarıdan uygulandığında da cildin sağlıklı, temiz ve pürüzsüz olmasına yardımcı olabiliyor.

Bilim adamları; güneş ışığı, sigara ve hava kirliliği gibi çevresel faktörlerin kırışıklıklar, lekelenme ve elastikiyet kaybı dahil olmak üzere cilt yaşlanma problemlerinin yaklaşık %90’ına neden olduğunun altını çiziyorlar.  Almanya’da yapılan bir çalışma, egzoz partiküllerine maruz kalmanın, ciltte lekelenme ve kırışıklıklardaki artışla önemli ölçüde ilgili olduğunu gösteriyor.

Antioksidanları beslenme yolu ile alarak bu olumsuz etkileri hafifletmek mümkün, bunun yanında cildi antioksidan içerikli bakım ürünleri ile desteklemek ise sinerjik etki yaratıyor. 

Yapılan araştırmalar sonucunda, antioksidanların cilt yüzeyine uygulanmaları, meydana gelebilecek hasarı hafifletmek için ümit verici olarak görülüyor ve daha genç bir cilt için kozmetik ürünlerde yaygın olarak kullanılıyor.

Serbest radikallere karşı antioksidanlar

Vücudumuzu kaplayan derimiz, sürekli olarak hem iç hem de dış etkenlere maruz kalıyor. Deri hücreleri, hücresel solunum yoluyla veya dış etkenlere maruz kalarak “serbest radikaller” olarak adlandırılan oksidasyon ürünleri üretiyor. Bu zararlı moleküller, fizyolojik ve dinamik bir denge durumunda vücudumuzdaki bazı özel mekanizmalar tarafından hemen nötralize edilebiliyor, yani aslında deri ve mukoza zarları kimyasal, fiziksel ve biyolojik saldırılara karşı sürekli savunma yapabilecek güçte… Derinin antioksidan savunma mekanizması; fazla miktarda UV radyasyonu, enflamasyon veya kötü beslenme gibi etmenlerle karşılaştığında bu zararlı moleküllerle savaşamayacak duruma gelip yetersiz kalabiliyor. Bu duruma da “oksidatif stres” adı veriliyor. Oksidatif stres durumunda; hücresel zarlar, DNA ve hücresel proteinler zarar görebiliyor, sonuçta cilt hastalıkları tetiklenebiliyor, cildin genel durumu kötüleşebiliyor. 

Bazı ciddi hastalıkların da asıl nedeni olarak düşünülen oksidatif stres, özellikle güneş ışınlarının etkisi ile oluşan “fotoyaşlanmanın” da önemli etkenlerinden biri… 

Antioksidan mekanizması nasıl çalışıyor?

Antioksidanların serbest radikallerle olan bu savaşında birtakım enzimatik ve hormonal mekanizmalar ve bazı vitaminler devreye giriyor…

Bir antioksidan molekül serbest radikal ile reaksiyona girdiğinde değişerek antioksidan özelliğini yitiriyor. Bu özelliğini tekrar kazanabilmesi için molekülün ilk durumuna dönmesi gerekiyor… İşte bu dönüşüm, antioksidan ağı ve bazı döngüler sayesinde oluyor.

Bu ağ içerisinde yer alan her bir antioksidan, birlikte iken tek başına olduklarından daha güçlü etki yaratıyor. Bu ağ içindeki en önemli üç yapı, C vitamini, E vitamini ve glutatyon. Bu üç molekül, antioksidan özelliklerini tekrar kazanabilmeleri için birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar. Yani, E vitamini oksitlendiğinde oluşan radikal, C vitamini ile etkileşerek tekrar antioksidan özellik kazanıyor. Bu kez C vitamini radikal hale geliyor ve o da glutatyon sayesinde tekrar antioksidan özelliğe kavuşuyor ve bu döngü farklı reaksiyonlarla devam ediyor. 

Görüldüğü gibi vücudumuz muazzam bir düzen içinde var olmaya çalışıyor. Ne zaman ki bu denge bozuluyor, işte o zaman çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor… 

Cildimiz ve antioksidanlar

Deride var olan antioksidan moleküllerin bir kısmı organizma tarafından sentezlenirken (glutatyon, ubikinol veya melaninler); E ve C vitaminleri, beta karoten gibi bazı yapıları da dışarıdan almak gerekiyor. 

Antioksidanların, oluşan serbest radikalleri etkisiz hale getirerek çalıştıkları biliniyor. Cilt de kendini fotohasardan korumak için doğal olarak antioksidanlara başvuruyor. Cilde dışarıdan uygulanarak iç tabakalara nüfuz edebilen antioksidanlar, cildin savunmasına ilave destek oluyorlar.

Günümüzdeki cilt bakım ürünlerinde; ciltteki temel yapıların oksidasyona karşı daha iyi korunabilmesi ve antioksidan savunma ağının güçlendirilmesi için çeşitli antioksidanlar kullanılıyor. 

C Vitamini: Cilde dışarıdan uygulanan C vitamininin etkileri kapsamlı bir şekilde incelendiğinde, cildin UV ışınlarından kaynaklanan kızarıklık ve güneş yanığı hücrelerinin oluşumunu önlediği görülmüş. Bu özelliği nedeniyle, C vitamini özellikle güneş koruyuculara ve yüz bakım ürünlerine ekleniyor. C vitamininin kolajen sentezini uyardığı, cilde uygulandığında kırışıklıkların görünümünü iyileştirdiği de biliniyor. Yapılan bir çalışma, yüze uygulanan C vitamininin, UV’den kaynaklanan kırışıklıkları iyileştirme yeteneğine de dikkat çekiyor.  Bütün bu faydalara ek olarak, antioksidan döngüsünde E vitamininin antioksidan özelliğini yeniden kazanmasını sağlıyor. 

E Vitamini: Cilt ürünlerinde sıkça kullanılan bir başka antioksidan, “alfa-tokoferol” olarak da bilinen E vitamini… Yağda çözünen E vitamini ailesi, güneş yanığı hücrelerinin sayısını azaltıyor ve bu nedenle oluşabilecek tümör oluşumunu engelleyebiliyor. Hücre zarını serbest yağ asitlerinin neden olabileceği zararlardan da koruyor. Yapılan araştırmalar, E ve C vitaminlerinin tek başlarına kullanılmalarına kıyasla birlikte kullanımının, güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı daha güçlü koruma sağladığını gösteriyor. Cilt bakımı ürünlerinde bu kombinasyonu sunan çeşitli alternatifler bulunuyor. 

Niasinamid: Nikotinamid olarak da bilinen niasinamid, biyolojik olarak aktif B3 vitamini formu…  Yapılan klinik bir çalışmada, topikal olarak uygulanan niasinamidin ince çizgileri ve cilt üzerindeki renk değişimlerini azalttığı, cilt dokusunu ve tonunu iyileştirdiği görülüyor. Antioksidan özelliğinin yanında güçlü antienflamatuar etkisinden yola çıkan başka bir çalışma ise, nikotinamidin cilt üzerine uygulanmasının akne tedavisinde etkili olduğunu gösteriyor. Çalışmada, 76 hasta üzerinde 8 hafta boyunca günde iki kez gerçekleştirilen % 4’lük nikotinamid jel uygulamasının, günde iki kez antibiyotik jel uygulamasıyla karşılaştırılabilir bir etkinliğe sahip olduğu belirtiliyor.

Retinoidler: Ciltte doğal olarak oluşan bir antioksidan olan A vitamini kan akışını artırıyor, cildin kolajen üretimini uyarıyor, böylece cilt elastikiyetini artırıyor. Ayrıca güneş yanıklarına karşı da etkili…

A vitamininin sentetik formu olan retinoidler, ilk olarak 1959 yılında akne tedavisinde kullanılmış. 1986’da ise Dr. Kligman ve arkadaşları; bir retinoid olan tretinoinin fotohasarlanmış (yüzün kırışması, kahverengi lekeler ve pürüzlü yapı) cilt üzerindeki etkilerini incelemiş, topikal olarak uygulanan retinoidlerin etkilerini ortaya seren bu çalışması ile adeta çığır açmış. Topikal tretinoinin, ince kırışıklıkları etkileyerek, “yaşlılık lekelerini” ağartarak, cilt dokusunu iyileştirerek ve pembe bir cilt tonu sağlayarak fotoyaşlanmış cildin görünümünü iyileştirdiği söylenebilir.

Alfa Lipoik Asit: Alfa lipoik asit, hem vücutta sentezlenebilen hem de ıspanak, brokoli ve domates gibi bazı besinlerde bulunabilen güçlü bir antioksidan… Serbest radikal hasarını önleyen lipoik asit; yağda ve suda çözünebilmesi açısından antioksidanlar arasında tek… Lipoik asit aynı zamanda, antioksidan döngüsünde E vitaminini yeniden onaran C vitamini ve glutatyon ile birbirlerini etkileyerek hücre zarını koruyor. Bu sayede cilt hücrelerinin onarımına yardımcı oluyor. 

Koenzim Q10: Koenzim Q10 ya da ubikinon, yağda çözünen bir bileşik olup balıklarda, kabuklu deniz canlılarında ve ıspanak, brokoli, karnabahar gibi bitkisel besinlerde bulunan güçlü bir antioksidan. Kanserden kalp hastalıklarına kadar birçok faydası bulunan Koenzim Q10, cilt üzerinde de oldukça etkili… Yaşlanma karşıtı ve kırışık engelleyici olarak, kolajen ve elastin hasarını önlüyor, aynı zamanda kolajen üretimini uyarıyor. 

Serbest radikaller nedeniyle yaşlanma teorisi 1950’lerde geliştirilmiş. Hücresel solunumun, serbest radikallerin ana jeneratörü olduğu bulunmuş. Koenzim Q10, bu oksidatif aktiviteyi önlüyor ve ayrıca alfa-tokoferolü yeniden üretiyor. Normalde hayvan hücreleri tarafından sentezlenebilen koenzim Q10 üretimi zamanla azalıyor. Bu nedenle, özellikle antiaging ürünlerinin bileşiminde oldukça önemli bir yere sahip…

Fenolik antioksidanlar: Bu gruptaki antioksidanlar, serbest radikal temizleme kabiliyeti açısından oldukça güçlü özelliklere sahip…

Yeşil çayda çok sayıda polifenol bulunuyor. Yapılan çalışmalar, yeşil çaydaki polifenollerin cilde dışarıdan uygulanmasının deri kanseri oluşumunu önleyebildiğini, ayrıca UV ışınlarından kaynaklanan DNA hasarını azalttığını gösteriyor. Antioksidan, antikanserojen ve antienflamatuar olarak faaliyet gösteren yeşil çay polifenolleri, bu özellikleri ile cilt bakım ürünlerinde sıkça yer alıyor. 

Soya fasulyesinden türetilen genistein, güçlü bir antioksidan olarak görev yapıyor. Güneş ışınlarının yaratabileceği hasara karşı olumlu etkilerinin olduğu biliniyor. 

Üzüm çekirdeği ekstresi, proantosiyanidin bakımından oldukça zengin… Bu çok güçlü antioksidan, serbest radikallere karşı C ve E vitaminlerinden çok daha etkili… Bu nedenle yaşlanma karşıtı formüllerde sıkça yer alıyor.

Nar ekstresi, özellikle içerdiği fenolik bileşenler ile güçlü antioksidan aktivite gösteriyor. Topikal uygulaması, güneş ışınlarının zararlı etkilerinden cildi korumaya yardımcı oluyor.  

Antioksidanların cilt bakımındaki önemini biliyor, doğanın bizlere hediyesi olan bu mucizeyi cilt bakım ürünlerimizde kullanıyoruz. Kombucha ve değerli yağlarla hazırladığımız bakım serimizi daha canlı ve parlak bir cilt için denemenizi tavsiye ediyoruz… 

Kaynaklar

•Figen Tırnaksız, “Kozmetik Ürünlerde Kozmesötik Olarak Antioksidanların, Peptit ve Proteinlerin Kullanımı ve Önemi”, Türkiye Klinikleri J Int Med Sci. 2006;2(17):6-18.

Flavia Alvim, Sant’anna Addor, “Antioxidants in dermatology”,¸2017 May-Jun; 92(3): 356–362. An Bras Dermatol. www.ncbi.nlm.nih.gov

•Shamika M. Salavkar, Rashmi A. Tamanekar, Rajani B. Athawale, “Antioxidants in skin ageing – Future of dermatology”, Department of Pharmaceutics, C. U. Shah College of Pharmacy, S.N.D.T. Women’s University, Santacruz (W), Mumbai, Maharashtra, India.

•Doc.Dr. Figen Tırnaksız, Antioksidantların Cilt Bakım Ürünlerinde Kullanımı, Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasotik Teknoloji Anabilim Dalı, Ankara.

Patricia K. FarrisYevgeniy Krol, “Under Persistent Assault: Understanding the Factors that Deteriorate Human Skin and Clinical Efficacy of Topical Antioxidants in Treating Aging Skin”, Cosmetics 2015, 2(4), 355-367. 

•E. Gülçin Karaca, “Lipoik Asit: Evrensel Antioksidan”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 8(1).

•skinbetter.com

practicaldermatology.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir