Candida Albicans ve Etkileri

Candida Albicans Ve Etkileri

Son dönemlerde kendinizi yorgun ve depresif hissediyor, bağırsak hareketlerinizde değişiklik görüyor ya da baş ve eklem ağrılarından, ağız kokusundan şikayetçi iseniz vücudunuzda bulunan candida albicans mantarı kontrolden çıkmış ve tüm sindirim floranızı ele geçirmiş olabilir…

Bir mantar türü olan candidayı son dönemlerde daha sık duyuyoruz. Kötü beslenme, bozuk uyku düzeni, ilaç kullanımı, stres, zayıf bağışıklık sistemi bu mantarın çoğalmasına neden olabiliyor. 

Candida nedir?

Candida albicans mantar türlerinin kısa adı olan candida, aslında doğal olarak ağızda ve sindirim sisteminde az miktarda bulunarak yiyeceklerin parçalanmasına ve besinlerin emilimine yardımcı olmak için çalışıyor. Buraya kadar her şey kontrol altında görünüyor…

Bağışıklık sistemi tarafından idare edilen candida miktarı kontrolden çıktığında problem başlıyor. Sindirim sisteminde çoğalmasına izin verildiğinde bağırsak zarını parçalıyor ve candidanın oluşturduğu toksinler dolaşıma karışıyor. Normalde bariyer görevi gören bağırsak, geçirgen hale geliyor ve sızdıran bağırsak sendromu ortaya çıkıyor. Bu durum, kana istenmeyen maddelerin geçişine sebep olurken sindirilmeyen besinler de kana karıştığı için bu gıdalara karşı bağışıklık sistemi devreye giriyor ve gıda intoleransları başlıyor, vajinal enfeksiyonlar ve cilt sorunları da görülebiliyor. Bağırsak florası bozulduğu için şişkinlik, geğirme, gaz, ishal ve mide krampları ile birlikte birbirine bağlı birçok zincirleme problem meydana geliyor.   

Vücudun doğal pH dengesi bozulduğunda candida miktarı aşırı derecede artarken, karşılaşılan enfeksiyon ile mücadelede iyi bakteriler ve düzgün çalışan bir bağışıklık sistemi gerekiyor.

Candida varlığı nasıl anlaşılır?

Kronik yorgunluk, duygu durum bozuklukları, vajina ve idrar yolları enfeksiyonları, ağızda pamukçuk oluşumu, şeker ve şekerli ürünlere karşı aşırı istek, bağırsak sorunları, beyin sisi, cilt ve tırnak mantarı, hormonal dengesizlikler gibi pek çok belirti ile kendini gösteren candida enfeksiyonunun olup olmadığını en doğru şekilde kan testi ile öğrenebilirsiniz.

Kan testinden önce basit bir yöntemle de candidanın varlığını anlayabilmek mümkün. Bunun için gece açlığından sonra sabah kalkınca hiçbir şey yiyip içmeden su dolu bir bardağa tükürün. Birkaç dakika bekledikten sonra eğer tükürüğünüz yüzeye çıkmış ve ağsı bir yapıya sahipse, dibe çökmüş bir tortu bıraktıysa ya da bardağın ortasında bulutsu bir yapı görünüyorsa ağzınızda candida olabilir. Sağlıklı bir insanın tükürüğü normalde suda dağılıp herhangi bir tortu bırakmıyor. 

Sağlıklı beslenme ve candida

Candida en çok şekerli, nişastalı besinleri ve alkolü seviyor. Bu nedenle alkolden, rafine şeker içeren gıdalardan, rafine unlu yiyeceklerden, glutenli tahıllardan ve havuç, turp, pancar, tatlı patates ve beyaz patates gibi nişastadan zengin sebzelerden uzak durmakta fayda var. Sağlıklı ve organik beslenme ile tedavi süreci hızlanabiliyor.

Candida ve ürettiği toksinlerden sistemi temizlemek için günde en az 2,5 litre su içmek de önemli bir nokta… Roka gibi sülfürlü yeşilliklerden yapılmış salata, elma sirkesi ve hindistan cevizi yağı da bu süreçte iyi bir destek olacaktır. Antimikrobiyal özelliğe sahip hindistan cevizi yağının, içindeki laurik asit ve kaprilik asit kombinasyonu ile hem içten hem de topikal uygulama yoluyla candidaya karşı oldukça etkili olduğu biliniyor. Sarımsak da sülfürik bileşenlerinden kaynaklanan antifungal ve antibakteriyel özelliği ile bakteri ve virüslerin neden olduğu enfeksiyonları önlediğinden bu süreçte bol bol tüketilmesi gereken besinler arasında yer alıyor.

Bununla birlikte, herhangi bir yiyecekten sonra kendinizi nasıl hissettiğinizi izlemek önemli… Örneğin, herhangi bir nişastalı besin yedikten sonra sindirim sıkıntısı çeken kişilerin bu besinleri tüketmemeleri, bunun yerine marul, kuşkonmaz, brokoli, karnabahar, salatalık, ıspanak, mantar, soğan, biber ve domates gibi bitkinin nişasta içermeyen çiçekli kısımlarını tercih etmeleri öneriliyor.

Probiyotikler, kombucha ve candida

Sağlıklı probiyotik besinler, candidayı etkili bir şekilde yok etmek için oldukça faydalı olabilirler… Özellikle keçi sütünden yapılmış kefir, kimchi ve lahana turşusu gibi probiyotikler candidanın yayılmasını engelleyen asidik bir ortam yaratıyorlar.

Kombucha da oldukça güçlü bir probiyotik olduğundan vücudun iç florasını yeniden dengeliyor ve faydalı bakterilerin ve mayaların artmasını sağlıyor. Bağırsak florasının iyi mikroorganizmalarla güçlendirilmesi, candida miktarının vücutta olması gereken doğal seviyesine kadar azalması ile sonuçlanıyor. Kombucha, bir dizi patojenik organizmaya karşı güçlü antimikrobiyal özelliğiyle de biliniyor. Kombucha fermantasyonu sırasında meydana gelen organik asitlerin (asetik asit, glukonik asit, glukuronik asit vb.), bakteriyosinler, proteinler, enzimler, çay polifenolleri gibi birçok bileşenin antimikrobiyal aktiviteye katkıda bulunduğu biliniyor. Düzenli olarak kombucha tüketenlerin candida seviyelerinin normal sınırlar dahilinde olduğunu belirten birçok kişisel bildirim bulunuyor.

Kombuchanın candida üzerinde olumlu etkileri

Kombuchanın candida üzerinde olumlu etkilerini gösteren bilimsel araştırmalar da mevcut. Yapılan bir çalışmada, kombuchanın antifungal etkisi 3 farklı mantar türü üzerinde test edilmiş. Çalışma sonucunda kombuchanın; A. flavus, C. albicans ve M. gypseum içeren insan patojenik mantarlarına karşı potansiyel bir antifungal kaynak olarak kullanımı öngörülüyor. 

Başka bir çalışmada ise geleneksel yöntemlerle yeşil ve siyah çaydan fermente edilen kombuchanın, candida da dahil olmak üzere insan patojenik bakterileri üzerine antibakteriyel/antifungal aktiviteleri araştırılmış. Orijinal kombuchanın antimikrobiyal etkisinin olduğu, yeşil çay ile yapılan kombuchanın ise en yüksek antimikrobiyal potansiyeli sergilediği ve candidaya karşı güçlü bir etki yarattığı görülmüş. Antimikrobiyal ajanlara direncin giderek önemli bir küresel sağlık sorunu haline gelmesi nedeniyle, bu bulguların çok umut verici olduğu ve kombuchanın, mevcut sentetik antimikrobiyal ilaçlara bir alternatif olarak yararlı olabileceği sonucuna varılmış.

Candidayı kontrol altına alırken                           

Candida tedavisi ve beslenme düzenindeki değişiklik sırasında vücutta 70’den fazla farklı toksin salgılayan metabolik bir reaksiyon meydana geliyor. Bu nedenle temizlik sürecinde baş ağrısı, yorgunluk, baş dönmesi, sindirim sistemi rahatsızlıklarında artış, terleme, grip benzeri semptomlar görülebiliyor. Uzmanlar, bu semptomların 7-10 gün arasında geçebileceğini, birkaç hafta içinde daha enerjik olunacağını ve diğer olumsuz durumların da sona ereceğini belirtiyorlar. Belirtiler azaldıktan ve arınma diyeti tamamladıktan sonra, protein ve yüksek lifli sebzeler açısından zengin beslenme düzenine devam etmeyi ve tahılları, meyveleri, şekeri, beyaz patates gibi yüksek nişastalı sebzeleri sınırlandırmayı da tavsiye ediyorlar. Son olarak, vücudun dengede kalmasına ve candidanın yeniden kontrolden çıkmasına engel olmak için de fermente besinler tüketmeye devam edilmesinin de altını çiziyorlar.

Organik çay kullanarak tamamen geleneksel yöntemlerle ürettiğimiz kombuchalarımız, içerdiği dost bakterilerle sindirim sisteminizi en iyi şekilde destekleyecektir. Düzenli tüketim için 330 ml ve 500 ml seçeneklerinden birini tercih ederek aylık aboneliğe geçebilirsiniz… 

Kaynaklar

  • Ai Yuniarto, Kusnandar Anggadiredja, Riana Annisa Nur Aqidah. Antifungal activity of combucha tea against human pathogenic fungi. Asian Journal of Pharmaceutical and Clinical Research. Vol 9, Issue 5, 2016.
  • Houda Battikh, Kamel Chaieb, Amina Bakhrouf, Emna Ammar, Antibacterial and antifungal activities of black and green kombucha teas. Journal of Food Biochemistry. 37(2) 7 Haziran 2012.
  • kombuchahome.com
  • draxe.com
  • healthline.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir