kolajen-üretimi-ve-cildimiz

Kolajen Üretimi ve Cildimiz

wp:paragraph

Kolajen cilt güzelliğinin yanı sıra kas ve kemik sağlığı için de oldukça önemli... Vücutta sentezlenen bu proteinin yaş ilerledikçe üretimi azalıyor. Cildin genç ve sağlıklı görünmesini sağlayan kolajen üretiminin nasıl desteklenebileceği ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz…

/wp:paragraph wp:heading

Kolajen nedir?

/wp:heading wp:paragraph

Vücutta en yaygın ve bol bulunan protein olan kolajen; kasların, kemiklerin, tendonların, kan damarlarının ve sindirim sisteminin birçok dokusunda yer alıyor. Kolajen, cildin kuru ağırlığının yaklaşık %75’ini oluşturuyor. Genellikle cilt faydalarından bahsedilmesine rağmen dokuların esnemeye karşı dayanıklı, güçlü ve esnek olmasına da yardımcı oluyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Kolajen doğal olarak yalnızca bağ dokusu içeren et ve balık gibi hayvan etlerinde bulunuyor. Bununla birlikte hem hayvansal hem de bitkisel besinler, vücudumuzda kolajen üretimini destekleyen bazı bileşenler içeriyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Vücutta 3 tip kolajen bulunuyor:

/wp:paragraph wp:paragraph

Tip I Kolajen: Vücutta bulunan kolajenin %90'ını oluşturuyor. Tip I kolajen cilt, kemikler, dişler, tendonlar, kıkırdak ve bağ dokularında sağlam bir yapı oluşturuyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Tip II Kolajen: Daha gevşek bir şekilde paketlenmiş liflerden oluşan bu kolajen, eklemleri tamponlayan elastik kıkırdakta bulunuyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Tip III Kolajen: Hücre dışı matrisin önemli bir bileşeni olup iç organların ve cildin yapısına destek sağlıyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Vücudumuz yaşlandıkça giderek daha az kolajen üretiyor. Kolajen üretiminin 20 yaşından sonra her yıl %1 oranında azalmaya başladığı biliniyor. Sonuç olarak, cilt yaşla birlikte daha ince ve daha kırılgan hale geliyor. Menopoza girerken kolajen üretimi daha da azalıyor. Günlük alışkanlıklar ve çevresel faktörler de kolajen oluşumunu olumsuz etkiliyor. Güneşe maruz kalma, sigara içme, aşırı alkol ve uyku düzensizlikleri, egzersiz yapmamak kolajen oluşumunu azaltıyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Vücuttaki kolajen üretimi, üç amino asitin (glisin, hidroksiprolin ve prolin) sentezlenmesi ve bunların üçlü sarmal yapı oluşturduğu “prokolajen” olarak başlıyor. Bu sarmal yapılar daha sonra deriyi, kemikleri, kıkırdağı, organları ve bağ dokularını oluşturan uzun lifleri meydana getirmek için birbirlerine bağlanıyorlar.

/wp:paragraph wp:paragraph

Kolajen sentezi çok karmaşık bir süreç olup C vitamini kolajen sentezi için hızlandırıcı bir faktör olarak görev yapıyor. Ayrıca vücuda doğal glisin ve prolin kaynakları sağlamak için yüksek kaliteli protein alımı da gerekiyor.

/wp:paragraph wp:heading

Beslenme ve kolajen üretimi

/wp:heading wp:paragraph

Kolajen üretiminde yer alan amino asitlerin temini için et, kümes hayvanları, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi protein açısından zengin hayvansal besinlerin yanı sıra fasulye ve baklagiller tüketilmesi öneriliyor. Vücudun kolajen üretmesine yardımcı olmak için C vitamini, bakır ve çinko gibi vitamin ve bazı mineralleri içeren besinlerden yeterli miktarda tüketmek de önemli… Bu nedenle beslenmeye hayvansal besinlerin yanında taze meyve ve sebzeler, baklagiller, kabuklu yemişler de ilave edilmeli... Özellikle iyi bir kolajen deposu olduğundan kemik suyu tüketilmesi de öneriliyor. Kemikleri kısık ateşte 4 ila 24 saat arasında kaynatmak gerekiyor. Kaynama suyuna ilave edilen bir miktar sirke, kemiğin çözülmesine, kolajen ve minerallerin salınmasına yardımcı oluyor. 

/wp:paragraph wp:paragraph

Hyaluronik asit ciltte kolajen üretimini artırmaya yardımcı önemli bir bileşik… Vücutta doğal olarak bulunuyor, ancak tıpkı kolajen gibi yaşlandıkça azalıyor. Hyaluronik asit fasulye, kök sebzeler ve soya gibi amino asitler açısından zengin gıdalarda bulunuyor. Bu gıdaların alınması kolajen seviyelerini artırmaya yardımcı olabiliyor. Bu arada C vitamini hyaluronik asit sentezi için de kritik öneme sahip… Dolayısı ile portakal, kırmızı biber, lahana, Brüksel lahanası, brokoli ve çilek gibi sebze ve meyveleri tüketerek C vitamini alırken, hyaluronik asit ve kolajen sentezini de desteklemek mümkün oluyor.

/wp:paragraph wp:heading

Çevresel faktörler, yaşam tarzı ve kolajen

/wp:heading wp:paragraph

Kolajen yaşa bağlı olarak azalıyor ama bu dezavantajı, çevresel faktörler ve yaşam tarzı ile daha da önlenemez bir hale getirmemek elimizde olabilir: 

/wp:paragraph wp:paragraph

Sigara: Sigara, özellikle akciğerler ve damarlara zarar veren kimyasallarla dolu… Finlandiya’da yapılan bir araştırma, sigara içmenin ciltte tip I ve tip III kolajenlerin oluşumunu azalttığını gösterdi. Sigara içenlerden alınan örneklerde, tip I ve III kolajen sentezi oranlarının içmeyenlere göre sırasıyla %18 ve %22 daha düşük olduğu görüldü.

/wp:paragraph wp:paragraph

Çok fazla güneş: UV ışınlarına aşırı maruz kalmak, kolajenin daha hızlı parçalanmasına neden oluyor. UV ışınları cildin orta tabakasına nüfuz ederek kolajeni parçalayan enzimler üreten anormal bir elastin birikmesine neden oluyor. Cildi zararlı UV radyasyonundan ve kolajene zarar veren etkilerden uzak tutmak için güneşten korunmak gerekiyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Hava kirliliği: Havadaki partiküler maddelerin ciltte inflamasyon yarattığı ve kolajen sentezini olumsuz etkilediği biliniyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Şeker ve rafine karbonhidrat tüketmek: Yüksek miktarda şeker ve rafine karbonhidrat tüketildiğinde, vücudumuzdaki protein, lipit gibi yapı taşları glikasyon denilen bir reaksiyona uğruyor. Glikasyon sonucunda AGE’ler oluşuyor ve bunlar hücre ve dokularda birikerek diğer protein ve lipit molekülleri ile çapraz bağlar yapıyorlar. Böylece kolajen yapısı bozuluyor, kırılgan ve zayıf bir hale geliyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Kafein: Yapılan bir çalışma kafeinin hücre döngüsünün ilerlemesini ve yara iyileşme sürecini engellediğini gösterdi. Kafeinin kolajen biyosentezini doza bağlı bir şekilde engellediği, cilt fibroblastlarında kolajen sentezini azalttığı görüldü. Üstelik kolajen sentezi üzerinde koruyucu etkisi olduğu kanıtlanmış madde hyaluronik asitin kafein varlığında etkili olamadığı da belirtildi. Dolayısı ile çok fazla kahve tüketmek cilt sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratıyor. 

/wp:paragraph wp:paragraph

Stres: Kronik stresin kolajen üretimini azalttığı biliniyor.

/wp:paragraph wp:paragraph

Uyku: Vücut kendini gece onarıyor. Cildin tamir edilebilmesi için de yeterli ve kaliteli bir uyku şart…

/wp:paragraph wp:quote

Her şeyde olduğu gibi beslenmede de yaşam tarzında da “kalite” önemli…. Doğal ve organik gıda ile besin değeri daha yüksek, iyi besinler tüketmek, uyku düzenine dikkat etmek, stresi yönetebilmek için kendimize özel ilgi alanları ve zaman yaratmak, beden ve ruh sağlığımız için uzun vadeli, akıllıca bir yatırım olacaktır…

/wp:quote wp:paragraph

Kaynaklar

/wp:paragraph wp:paragraph

Donejko M, Przylipiak A,  Rysiak E, Głuszuk K, Surażyński A, “Influence of caffeine and hyaluronic acid on collagen biosynthesis in human skin fibroblasts”, 2014, Drug Design, Volume 2014:8 Pages 1923-1928.

/wp:paragraph wp:paragraph

A Knuutinen, N Kokkonen, J Risteli, K Vähäkangas, M Kallioinen, T Salo, T Sorsa, A Oikarinen, “Smoking affects collagen synthesis and extracellular matrix turnover in human skin”, Br J Dermatol 2002 Apr;146(4):588-94.

/wp:paragraph wp:paragraph

forhers.com

/wp:paragraph wp:paragraph

/wp:paragraph wp:woocommerce/handpicked-products {"editMode":false,"products":[47181,3659]} /