Kuru eller, tahriş olmuş, kızarmış bir cilt ve çatlamış dudaklar… Tıpkı kuruyan yapraklar gibi kışın cildimizin nemi çekilir, cansız, mat bir görünüm alır… Kuruyan bir ciltte erken yaşlanma izleri görülür, ciltte çatlaklar oluşur. Kış ayları, cildimize daha fazla özen göstermenin tam zamanıdır…
Dermatologlar, klimanın ya da ısıtıcıların bile cildimizin nemini etkileyebileceğini belirtiyorlar. Oldukça hassas bir yapıya sahip olan cildimiz kış günlerinde bizden ne istiyor, iyi görünmek, canlı, parlak bir cilde sahip olmak için neler yapabiliriz sorularına, bu yazımızda birlikte yanıt arayalım…
Cildin yapısı ve hasar mekanizması
Cilt, her biri farklı bir role sahip üç katmandan oluşuyor. En içteki katman; yalıtım, enerji depolama ve şok emilimi sağlayan subkütanöz yağdan oluşuyor. Bunun üstünde kan damarlarını, sinirleri, ter ve yağ bezlerini, saç köklerini içeren dermis bulunuyor. Üst tabaka epidermis ise cildin ana koruyucu bariyeri olup hasar bu tabakada kendisini gösteriyor.
Kış aylarında ısı kaybını önlemek için kan daha içeriye doğru çekiliyor, cildin kan akışı azalıyor, bu da hem cildin yeteri kadar beslenememesini hem de daha renksiz ve mat bir görünüme sahip olmasına neden oluyor.
Üst tabakadaki epidermal hücreler; cilt hücrelerini düz, pürüzsüz ve bir arada tutan, lipit bakımından zengin bir "yapıştırıcı" gibi davranıyor. Bu yapıştırıcı özellik; güneş, aşındırıcı kozmetik ürünlerle temizlik, altta yatan bazı tıbbi nedenler veya kışın azalan nem gibi faktörlerle etkisini kaybediyor. Özetle bariyer işlevi bozulan cilt daha duyarlı hale geliyor; sert, pullanmış, çatlamış, kaşıntılı ve kızarık bir cilt meydana geliyor...
Cildimizde kış rüzgarları esmemesi için neler yapabiliriz?
Kışın daha çok kuruyan bir cildin en büyük düşmanı elbette ki susuzluk… Havalar soğudukça su tüketimi de azalıyor, bu da cildin kuru ve gergin bir görünmesine neden oluyor. Bu nedenle ihtiyaç hissetmesek dahi, günde en az 2 litreyi tamamlayabilmek önemli... Gerekirse hatırlatıcı kullanarak saat başı su içmek, yeterli miktarı tamamlamayı kolaylaştıracaktır. Bunun yanında, ev ve işyerinde ısınmak için kullanılan araçlar da cildin kurumasında etkili oluyor. Ortamın aşırı sıcak olmasını engellemek, bununla birlikte nem verici kullanmak, hatta difüzör yardımı ile sevilen bir aromatik yağ eşliğinde ortamı nemlendirmek hem cilde hem de ruha çok iyi gelecektir…
Nem kaybına yol açan başka bir etken de sıcak suyla uzun süreli duş almak ve cildi tahriş eden bir duş jeli ya da sabun kullanmak… Bu nedenle duş süresini 5-10 dakika ile sınırlamak, aşırı sıcak su kullanmamak, nemi koruyacak doğal sabunlar kullanmak cildin kurumasını engelleyecektir. Duştan önce vücuda yağ sürmek de nemi hapseden bir bariyer etkisi yaratıyor.
Diz kapakları, dirsekler ve topuklar daha çok kuruduğu için bu bölgelerde daha yoğun nemlendiricilerin kullanılması iyi sonuçlar veriyor. Peeling ya da kuru fırçalama yöntemi ile ölü derilerden kurtulmak da nemlendiricilerin cilde daha iyi nüfuz etmesini sağlıyor. Duş sonrasında cildin nemini geri kazanabilmesi için yoğun vücut nemlendiricileri ya da Hindistan cevizi yağı kullanmayı ihmal etmemek gerekiyor.
Aynı şey ellerimiz için de geçerli… Özellikle bugünlerde çok sık yıkadığımız için ellerimiz kurumaya çok daha meyilli oluyor. Bir de antibakteriyel el sabunları ve sıcak su ile yıkıyor isek tahriş kaçınılmaz oluyor hatta bir süre sonra egzama bile görülebiliyor. Ilık su ve doğal sabun kullanmak, sonrasında yoğun ve yağ bazlı el kremleri sürmek sık yıkamanın yıpratıcı etkilerini engelleyecektir. Ayrıca soğuk havalarda eldiven kullanmak, cildi tahriş etmeyen, kaşındırmayan yumuşak dokulu eldivenleri tercih etmek elleri kış şartlarından korumaya yardımcı olacaktır.
Kışın yüzümüz daha yoğun bir nemlendiriciye ihtiyaç duyabiliyor. Kuruma eğilimine göre, derinlemesine besleyerek cilde canlı bir görünüm kazandıracak yağ bazlı bir nemlendirici ve serum kullanmak gerekebiliyor. Alkol bazlı temizleyici ve toniklerden uzak durmak da cildin ekstra kurumasını engelliyor. Bunun yerine doğal yağlarla cildi temizlemek, tonik yerine gül suyu kullanmak iyi bir çözüm olacaktır. Çabucak kuruyup çatlayan dudaklar için de besleyici dudak balsamları kullanmak, yine Hindistancevizi yağı gibi doğal yağlardan yardım almak nemi geri kazandırırken oluşan kızarıklık ve tahrişe de iyi geliyor.
Tüm bunlar cildimize dışarıdan destek niteliğinde öneriler... Cildi içeriden beslemek de oldukça önemli… Özellikle kış aylarında bolca tüketebileceğimiz omega-3 zengini yağlı balıklar, avokado, keten tohumu gibi değerli yağlardan zengin besinlere ağırlık vermek, C vitamininden zengin meyveleri tüketmek cilde ihtiyacı olan ekstra desteği sağlayacaktır.
Kuru ciltler için özel olarak hazırladığımız “kombucha etkili yoğun yüz bakım kremimiz”, ölmez çiçeği yağı ile kırışık bakımı yapan “göz çevresi bakım serumumuz”, nem kaynağı “el ve vücut losyonumuz”, özellikle yıpranmış eller için hazırladığımız “onarıcı el bakım balmımız”; kış günlerinde cildinizin ihtiyaç duyacağı hassas bakım için önereceğimiz ürünlerimiz arasında yer alıyor. Bunun yanında cilde faydalı değerli yağlarla hazırladığımız “yüz temizleme yağımız” yüzünüzü ve makyajınızı nazikçe temizleyecek, “kombucha etkili yüz toniğimiz” ise cildinizi aydınlatarak canlandıracaktır. Tamamen doğal sabunlarımızdan özellikle keçi sütlü sabunumuzu, cildinizi kurutmadan temizleyebilmeniz için öneririz…
Kaynaklar:
everydayhealth.com
health.harvard.edu