Karbon Ayak İzi

karbon-ayakizi

Artan nüfusun ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmenin en önemli “götürülerinden” biri çevre ve hava kirliliği… Ne yazık ki bilinçsiz tüketim ve kaynakların aşırı kullanımı tüm canlıların hayatını tehdit eder hale geldi. Sokağa çıkma kısıtlamasının yapıldığı pandemi günlerinde, birkaç hafta içinde İstanbul’da havanın temizlendiğini, yunusların kıyıya kadar geldiklerini hepimiz hatırlıyoruzdur…

Bu dünyada yaşarken ideal olan ardımızda olabildiğince az atık bırakmak ve sera gazı üretimine mümkün olduğunca katkı sağlamamak… Bilindiği üzere, pek çok kaynaktan atmosfere yükselen zararlı gaz ve emisyonlar sera gazlarına, sera gazları da küresel ısınmaya neden oluyor. İnsanların sera gazına olan katkıları karbon ayak izi ile ölçülüyor. Günlük faaliyetlerimiz sonucunda, bilerek ya da farkında olmayarak karbondioksit gibi zararlı gazların atmosfere yayılmasına neden olabiliyoruz. Çevreye daha duyarlı, bilinçli yaklaşmak ve hangi kaynakların karbon ayak izini artırabileceğini aktarmak amacı ile bu yazımızı hazırladık. Özetlersek; “ne kadar az karbon ayak izi, o kadar iyi bir gelecek”…

Karbon ayak izi nedir?

Karbon ayak izi, günlük hayatımızdaki faaliyetlerimiz sonucu üretilen karbondioksit ve metan dahil “toplam sera gazı miktarı” olarak tarif ediliyor, diğer bir deyişle insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olarak da tanımlayabiliriz. Sera gazları arasında en yüksek oranı %80 ile karbondioksit oluşturuyor.

Karbondioksit, metan, hidroflorür karbonlar gibi gazlar atmosferde birikerek adeta seradaki cam gibi etki yaratıyor. Güneşten ulaşan kızılötesi ışınlar normalde atmosfere geri yansıyarak dünyadaki sıcaklığın belli bir noktada kalması sağlanıyor. Sera gazları ise kızıl ötesi ışınları dünyaya geri yansıtarak fazla ısınmaya neden oluyor. 

Sera gazları; fosil yakıtların üretimi ve tüketiminden, ulaşımdan, yiyecek ya da herhangi bir ürünün üretimi ve tüketiminden kaynaklanabiliyor; bunlar doğrudan/birincil ve dolaylı/ikincil karbon ayak izi olarak adlandırılıyor. Birincil karbon ayak izinin; evsel enerji tüketimi ve ulaşım nedeniyle fosil yakıtların yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsü, ikincil ayak izinin ise kullandığımız ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili yaşam döngüsünden kaynaklanan CO2 emisyonlarının ölçüsü olduğunu söyleyebiliriz. Yaşadığımız süre boyunca sera gazı oluşumuna katkımız bulunuyor. Günlük yaşantımızdaki tüketim alışkanlıklarımızdan ulaşım aracı seçimimize, aydınlatma ve ısınma tercihimize kadar pek çok faktör bireysel karbon ayak izimizi belirliyor. Dolayısı ile küresel ısınmanın engellenmesi, bireysel olarak karbon ayak izimizi kontrol etmekle başlıyor.

Karbon ayak izini hesaplamak için internette çeşitli siteler mevcut. Araç ve ulaşım tercihleri, evin büyüklüğü, kullanılan enerji kaynakları gibi sorular ışığında bireysel olarak yılda ortalama ne kadar karbon ayak izi bıraktığımız hesaplanabiliyor. Dolayısı ile küresel ısınmaya dur diyebilmek için en başta alışkanlık ve tercihlerimizin ne kadar karbon ayak izine mal olduğunu belirlememiz ve bunu azaltabilmek için neler yapabileceğimizi görmemiz gerekiyor.

5 adımda karbon ayak izini azaltabilmek

Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerine uygun olarak karbon ayak izini iyileştirmek için 5 temel adım bulunuyor: 

1. Ulaşım tercihleri

Motorlu taşıtlar; hava kirliliğine ve iklim değişikliğine neden olan en önemli kaynaklar arasında yer alıyor. Ulaşım faaliyetleri için kullanılan yakıtlardan ortaya çıkan emisyonlar, küresel sera gazlarının yaklaşık %20’sini oluşturuyor. Bunun da yaklaşık olarak %70’ini karayolu, %12’sini havayolu, %11’ini denizyolu ve %2’sini demiryolu hatları oluşturuyor. Bir otomobil motorunda yanan her litre yakıt 2,5 kg CO2 yayıyor. Durum böyle iken şahsi araçları değil toplu taşımayı tercih etmek, yürümek, bisikletle ulaşım sağlamak daha az karbon ayak izi demek… CO2 emisyon değerini azaltmak için otobüsle gidebilecek mesafelerde uçak kullanılmaması öneriliyor. 

2. Gıda

Yiyeceklerin taşınması sırasında mümkün olduğunca az yakıt tüketilmesi için yerel olarak üretilen yiyecekleri tercih etmek, karbon ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Hayvansal ürünlerin üretimi için daha fazla enerji harcandığından bu ürünlerin daha az tercih edilmesi ve mümkünse tüketilmemesi öneriliyor. Organik atıklardan kompost yaparak geri dönüştürmek, çöp toplama sahalarında oluşan çöp dağlarındaki metan üretimini azaltıyor. Gıda satın alırken ambalaj kullanımına da bakmak, mümkünse ambalajsız ürünleri tercih etmek önemli… Mevsiminde meyve ve sebze tüketmek, karbon ayak izini azaltan bir faktör çünkü doğal zamanının dışında meyve ve sebze üretmek çoğunlukla yoğun kimyasal madde ve ekstra enerji kullanımı ile olabiliyor. 

3. Su tüketimi

Su kaynakları giderek azalıyor. Bu nedenle suyu mümkün olduğunca idareli kullanmak gerekiyor. Duş almak, tuvalet ve temizlik, çamaşır ve bulaşık yıkamak su kaynaklarının azalmasına neden olduğu kadar ısıtma, atık suların arıtılması, makinelerin çalışması enerji kullanımını gerektiriyor. Bu anlamda en temel olarak çamaşır ve bulaşık makinesini yalnızca dolu olduklarında kullanmak hem su hem de enerji tasarrufuna, dolayısı ile karbon ayak izinde azalmaya neden oluyor. Yemek ve içecek için su kaynatmaya gerek duyulduğunda yalnızca ihtiyaç olan kadarını kaynatmak ve tencerenin üzerini kapatmak gereksiz enerji kullanımını önlüyor. Bunun yanında, yağmur suyu toplayarak bunu bitki sulamak, temizlik vs. için kullanmak da su kaynaklarının korunması açısından güzel bir çözüm olabilir.

İçme suyuna gelince… İdeal olan; şişe suyu yerine musluk suyunu arıtarak kullanmak… Suyun nakliyesi, şişeleme ya da geri dönüşümden kaynaklanan emisyonları düşündüğümüzde bu, oldukça yararlı olacaktır.

4. Enerji tasarrufu

Evde ısınma ve soğuma ile ilgili kullandığımız enerji kaynakları, karbon ayak izini artıran başlıca faktörler arasında yer alıyor. Burada da tercihler devreye giriyor. Evin sıcaklığının 1 derece bile daha az olması, %5-10 arasında daha az emisyon üretimi demek…. Klima, çok fazla enerji tükettiği için yazın vantilatör tercih etmek öneriliyor. Tabii en başta evin yalıtımını sağlamak, hem yaz hem de kış boyunca evin ideal sıcaklıkta olmasına yardımcı olacaktır.

Elektrikli cihazlar açık olmadıklarında dahi elektrik kaynağına bağlı olmaları halinde enerji tüketimine neden oluyor, bu nedenle işi bittikten sonra fişlerini prizden çıkararak enerji tasarrufu sağlamak mümkün… Led ampul kullanmak ve gereksiz ışıkları kapatmak da karbon ayak izine olan katkıyı azaltıyor. 

5. Atık ve ambalaj 

Artık 2. el eşyalar daha sık kullanılıyor, bu amaçla faaliyette olan pek çok internet sitesi de mevcut… Gereksiz tüketimden kaçınmak, takas yapmak, olabildiğince çok “tekrar” kullanmak, artık kullanılmayacak ürünleri geri dönüşüme kazandırmak, tüm bunlar yeni bir ürünü sıfırdan almak yerine hem bütçemiz hem de yaşadığımız dünya için ideal olacaktır. Alışverişe çıkarken alışveriş çantası kullanmak ve plastik poşetten kaçınmak hem çevre kirliliğini önlemek hem de karbon ayak izini azaltmak adına atlanmaması gereken bir detay… Ürün satın alırken ambalajsız ya da mümkün olduğunca az ambalajlı olanları tercih etmek hem geri dönüşüm maliyetleri hem de çevreyi korumak için dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor.

Küresel karbon ayak izini başta karbondioksit olmak üzere zararlı gazların artırdığını belirtmiştik. İşte bu gazların etkisini azaltabilecek oksijen kaynaklarını sağlamak bize zararı telafi etme şansını tanıyor. Dolayısı ile toprağa diktiğimiz her bir tohum, bitki, ağaç; karbon ayak izini azaltmak için dünyaya borçlu olduğumuz bir hediye olacaktır. Bitki ve ağaçlar, oksijen üretimi yaparken mevcut karbondioksiti emerek sera gazı miktarının azalmasına katkı sağlıyor. Ağaçların klima etkisi yaratması, erozyonu engellemesi, buharlaşmayı azaltarak su kaynaklarını koruması gibi faydalarını da saymadan geçmeyelim. Bu nedenle yaşadığımız dünyaya verebileceğimiz en güzel hediye ağaç, istersek bizzat kendimiz dikebilir ya da çevreci kuruluşlar aracılığı ile fidan bağışı yapabiliriz.

Son olarak bir konuya daha dikkat çekmek istiyoruz. Yapılan araştırmalar, küresel olarak 2 ℃ sıcaklık artışını önlemek için 2050 yılına kadar, yıllık ortalama küresel karbon ayak izinin 2 tonun altına düşmesi gerektiğini gösteriyor. Bunun için bireysel anlamda yapacağımız çok şey olabilir. Ulaşım tercihlerimizde yapacağımız ufacık bir değişim, dikeceğimiz bir ağaç toplamda büyük bir fark yaratmak için kendi payımıza düşen önemli bir adım olacaktır.

Çevre dostu olmak, dünya ile iyi ilişkiler kurmak her daim kazandırıyor, biz hem bireysel hem de Mavili Kapı ailesi olarak buna inanıyoruz. Zihnen ve bedenen sadeleşme çabalarımız bizi bugünkü durumumuza getirdi. Çoğu şeyi mutfağımızda üretiyor, tüm temizlik malzemelerimizi zehirsiz olarak kendimiz hazırlıyoruz. Çocuklarımızın da dahil olduğu gelecek nesiller için yapabileceğimiz en iyi şeyin “toprakla iyi ilişkiler geliştirmek” olduğunu düşünüyor, planlarımızın bir parçasını hep bu doğrultuda yapılandırmaya çalışıyoruz. Bireysel olarak ne kadar hassas davranırsak bunun kelebek etkisi yaratarak global anlamda hepimizi iyileştireceğinin farkındayız.

Ürünlerimize gelince… Doğal içerik, mümkün olduğunca yerel ve organik hammadde, az ve dönüştürülebilir ambalaj kullanmak… Elbette ki daha iyisi için sürekli düşünüyor, yeni fikirler buluyor, daha da gelişmeye çabalıyoruz… Rehberimiz ise doğa ve bize sundukları

Kaynaklar

●nature.org

●youmatter.world

●Yudum Bıyık, Gökhan Civelekoğlu, “Ulaşım Sektöründen Kaynaklı Karbon Ayak İzi Değişiminin İncelenmesi”, Bilge International Journal of Science and Technology Research, 2(2), 157-166, 2018.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir