100 yıldan fazla süredir Avustralya’da kullanılan çay ağacı yağı, artık tüm dünyada bakım ürünlerinde yer almaya başladı. Antimikrobiyal ve iltihap giderici özellikleriyle bilim dünyasının dikkatini çeken çay ağacı yağı özellikle cilt ile ilgili pek çok derde deva oluyor…
/wp:paragraph wp:more more /wp:more wp:paragraphOrijinal adı “Melaleuca alternifolia” olan çay ağacı, Avustralya’nın bataklık güneydoğu kıyılarında yetişiyor. Çay ağacı (tea tree) ismi ilk kez, İngiliz denizci ve kaşif James Cook’un Avustralya seyahati dönüşünde (1770), gemi mürettebatının çay hazırlamak amacıyla bu bölgeden aldıkları yapraklar için kullanılmış.
/wp:paragraph wp:paragraphBitkinin antimikrobiyal özellikte olduğunu uzun yıllar önce keşfeden Aborijinler, ağacın yapraklarını geleneksel tedavilerinde kullanıyorlar. Özellikle öksürük ve soğuk algınlığı tedavisinde, ezilmiş yaprakları teneffüs ettikleri; yaralara uyguladıkları; ayrıca boğaz ağrısı veya cilt rahatsızlıklarını tedavi etmek için yaprakları demleyerek kullandıkları da biliniyor.
/wp:paragraph wp:paragraphÇay ağacı yapraklarının kullanımı çok eski tarihlere kadar uzansa da yağından yaklaşık 100 yıldır faydalanılıyor. Yağ, çay ağacı yapraklarından damıtma yöntemi ile elde ediliyor. Avustralyalı kimyager Arthur Penfold’un, çay ağacı yağının antimikrobiyal özelliğini ortaya koyan ilk çalışmalarını 1920 ve 1930'larda bir dizi makalede yayınlamasının ardından, bu yağın tedavi amaçlı kullanımı yaygınlaşmış. Avustralyalı doktorlar çay ağacı yağını yaraları temizlemek ve ameliyat yaralarını iyileştirmek için kullanmaya başlamışlar. Bu yağın 2. Dünya Savaşı sırasında, yaralanmaların ardından görülen cilt enfeksiyonlarını azaltmak için genel bir antimikrobiyal ve böcek kaçırıcı olarak ilk yardım kutularında yer aldığını da genel bir bilgi olarak verebiliriz…
/wp:paragraph wp:headingÇay ağacı yağı nasıl faydalı oluyor?
/wp:heading wp:paragraphGünümüzdeki çalışmalar da çay ağacı yağının bakterilere, mantarlara, virüslere ve tek hücreli mikroorganizmalara karşı oldukça etkili ve bu sayede “geniş spektrumlu” olduğunu gösteriyor. Çay ağacı yağının bu etkisi, mikroorganizmanın hücre duvarına zarar verme yeteneğinden ileri geliyor.
/wp:paragraph wp:paragraphİşin teknik yanı böyle… Gelelim çay ağacının faydalarına…
/wp:paragraph wp:paragraphÇay ağacı yağı cildi, tırnakları ve saçı etkileyen bazı sorunların tedavi edilmesine yardımcı oluyor, bu nedenle krem, sabun, şampuan, el ve vücut losyonları, el dezenfektanları ve yüz temizleyicilerinde kullanımı oldukça yaygın... Antibakteriyel özelliğinden dolayı deodorantlarda ve gargaralarda da kullanılabiliyor. Keskin kokusu ile böcek kovucu olarak kullanımı bile mümkün, ayrıca bit ve uyuz tedavisinde de oldukça başarılı… Aromatik, kolayca buharlaşabilen bir yağ olması nedeniyle solunum yolu enfeksiyonlarında da bu yağa sıkça başvuruluyor.
/wp:paragraph wp:paragraphBizim de cilt ürünlerimizde çay ağacı yağını sıklıkla kullanmamızın önemli sebeplerinden biri de bu. Cildize olan faydası dışında, ürünü korumaya inanılmaz bir desteği var.
Hani bazen "keskin" koku diyorsunuz ya... İşte bu kokunun altında böyle harika bilgiler yatıyor.
Cilt sağlığı ve çay ağacı yağı
/wp:heading wp:paragraphÇay ağacı yağının cilt üzerinde oldukça olumlu etkileri var. Çay ağacı yağı, antimikrobiyal özelliği ile cilt üzerindeki enfeksiyonlara karşı kullanılıyor, yaraların iyileşme sürecini hızlandırıyor.
/wp:paragraph wp:paragraphBirçok çalışma; akne, seboreik dermatit, ayak mantarları, vajinal mantarlar, uçuk ve saçkıran tedavisinde çay ağacı yağının kullanımını destekler. Çay ağacı yağı, özellikle akne tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Bununla ilgili yapılan bir araştırmada, %5 çay ağacı yağı içeren jelin iltihaplı ve iltihapsız akne vakalarını üç ay sonunda belirgin biçimde azalttığı belirtiliyor. Yağın, kepek tedavisinde olumlu sonuçlar verdiğini gösteren araştırmalar var. Hafif-orta şiddette kepek sorunu yaşayan bir grup üzerinde %5’lik çay ağacı yağı şampuanı kullanıldığı, kullanım sonunda saçtaki kepek tutulum alanı ve şiddetinin azaldığı, bunun yanında kaşıntı ve yağlanma gibi şikayetlerde azalma olduğu belirtiliyor.
/wp:paragraph wp:paragraphAynı zamanda çay ağacı yağı kronik diş eti iltihabında da etkili. Yapılan bir araştırma; 7 gün boyunca günde bir kez kullanılan çay ağacı yağı içeren gargaranın bakteri sayısını azalttığını, bu durumun gargara kullanımının sona ermesinden sonraki 2 hafta boyunca da korunduğunu gösteriyor. Çay ağacı yağının diş eti iltihabı üzerindeki etkisini destekleyen farklı araştırmalar da mevcut…
/wp:paragraph wp:paragraphNe kadar harika değil mi?..
/wp:paragraph wp:headingKullanırken bunlara dikkat!
/wp:heading wp:paragraphFaydaları ile cilt dostu olan çay ağacı yağını kullanırken bazı hususlara dikkat etmek gerekir.
/wp:paragraph wp:paragraphSaf çay ağacı yağını direkt uygulamak bazen tahrişe ve alerjiye neden olabilir. Bu nedenle seyrelterek kullanılması tavsiye edilir. Çay ağacı yağı; zeytinyağı, hindistancevizi yağı ya da badem yağı gibi taşıyıcı bir yağ ile seyreltilebilir. Genellikle 12 damla taşıyıcı yağa 1-2 damla çay ağacı yağı eklenmesi öneriliyor. Cilt üzerinde kullanılırken göz çevresinde dikkatli olunması gerekiyor. Göz çevresindeki deri oldukça ince ve hassas olduğu için bu bölgede kızarıklığa ve tahrişe neden olabiliyor.
/wp:paragraph wp:paragraphToksik olması nedeniyle çay ağacı yağının ağız yoluyla alınması güvenli değil. Yalnızca cilt üzerine uygulanması ve gargara olarak kullanıldığında kesinlikle yutulmaması gerekiyor. İç kulağa zarar verebileceği için kulakta kullanılması da tavsiye edilmiyor.
/wp:paragraph wp:headingÇay ağacı yağı satın alırken
/wp:heading wp:paragraphPiyasada mevcut çok sayıda çay ağacı yağı var. Çay ağacı yağı alırken, hiçbir katkı maddesi içermeyen yüzde 100 doğal, mümkünse organik olanı tercih etmenizi öneriyoruz...
/wp:paragraph wp:paragraphTedavi amacıyla kullanımının yaygınlaşması nedeniyle ticari Avustralya çay ağacı yağlarının kalitesi, ana üreticisi olan Avusturalya’da standartlarla belirlenmiş. ATTORİ (Avustralian Tea Tree Oil Research Institute) tarafından belirlenen standardizasyon için bileşimdeki iki ana madde esas alınmış. Yağın antimikrobiyal aktivitesinden sorumlu “terpinen-4-ol” miktarının minimum %30 olması istenirken, tahriş edici özelliğinden dolayı 1,8 sineol miktarı en fazla %15 ile sınırlandırılmış. Yani ideal olan; yağın etkinliği için yüksek terpinen miktarı, tahriş etmemesi için de düşük sineol içermesi... Son olarak bu bilgiyi de dipnot olarak vermiş olalım...
/wp:paragraph wp:paragraph {"backgroundColor":"very-light-gray","fontSize":"medium"}Cilt üzerindeki faydalarından yola çıkarak hem cilt bakım ürünlerimize hem de krem deodorantımıza “çay ağacı yağını” da dahil ettik. Kimyasal maddelerden uzak, doğal ve saf içeriklerle hazırladığımız ürünlerimizin, cildinize gereken özenli bakımı yapacağına inanıyoruz…
/wp:paragraph wp:woocommerce/handpicked-products {"columns":4,"editMode":false,"contentVisibility":{"title":true,"price":true,"button":true,"rating":false},"products":[4112,3659,4836],"alignButtons":true} /