Uçucu Yağlarla Frekansınızı Yükseltin

ucucu-yaglar

Aromaterapinin şifalı dünyasını pek çoğumuz artık yakından tanıyoruz. Bir alternatif tıp yöntemi olan aromaterapi; uçucu yağların soluma ya da topikal olarak uygulanması ile fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal iyiliği artırmak için kullanılıyor… Aromatik yağlar, tüm bu etkileri ile gerçekten de kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor.

Bu yazımızda uçucu yağların iyileştirici gücüne farklı bir açıdan bakıyor olacağız. “Evrendeki her şey titreşim yasası ile var oluyor” fikrinden hareketle, öncelikle kısaca bu konuya, sonra da uçucu yağların bu esasla nasıl kullanıldıklarına değineceğiz…

“Yaşamdaki her şey titreşimdir…” Albert Einstein

Okul günlerimizden, maddenin en küçük yapı taşının atom olduğunu hatırlıyoruzdur. Atomda bulunan tanecikler sürekli hareket halindeler. Bu tanecikler belli bir etkileşimle bir arada olup atomu, atomlar molekülleri ve moleküller de nihayetinde canlı, cansız varlıkları oluşturuyorlar. Yani her varlık belli bir frekansla titreşen sayısız molekülden oluşuyor. 

Bu bilgiye dayanarak evimizdeki koltuğun, bir çiçeğin, bahçedeki kedinin ya da yazımızın konusu olan uçucu yağların da titreşim frekanslarına sahip olduklarını söyleyebiliriz…

Frekans kavramı

Frekansı, birim zamanda oluşan titreşim sayısı olarak tanımlayabiliriz. Frekansın birimi Hertz’dir (Hz). 

Her şeyin bir titreşim frekansına sahip olduğundan yola çıkan İsveçli radyolog Bjorn Nordenstrom, 1980’lerde bir tümörün içine elektrot koymuş, elektrottan doğru akım çalıştırmış ve kanser tümörünü yok edebileceğini ve büyümesini durdurabileceğini keşfetmiş. İnsan vücudunda elektropozitif ve elektronegatif enerji alanları bulup yaralı ve tümörlü bölgelerin tedavisinde kullanmış. Bu yöntem; her hastalığın kendine has elektromanyetik frekansa sahip olduğunu ve hastalıklı hücrenin elektromanyetik frekansına özdeş bir elektriksel uyarı göndererek bu hücrelerin yok edilebileceği prensibinden hareket ediyor. Bu çalışmalardan esinlenen araştırmacılar, son dönemlerde de radyofrekans üzerine araştırmalara devam ediyorlar. Araştırmalar erken aşamada olsa da sonuçta düşük frekanslı elektromanyetik dalgaların tümörleri etkilediği, kanserli olmayan hücreleri ise etkilemediği sonucu ortaya çıktı.

Amerikalı araştırmacı Bruce Tainio da çalışmalarını varlıkların yaydıkları frekanslar üzerinde yoğunlaştırarak insanların ve yiyeceklerin biyofrekansını ölçmek için “BT3 Frekans İzleme Sistemi” adlı bir cihaz geliştirmiş. Frekans ve hastalık arasındaki ilişkiyi belirlemek için bu biyofrekans monitörünü kullanmış.  Ortalama olarak sağlıklı insan vücudunun frekansının 62 ila 72 megahertz (MHz) arasında olduğunu, soğuk algınlığı ve gribin 57-60 MHz’de başladığını, kanserin 42 MHz’de geliştiğini, kandida büyümesinin 55 MHz’de gerçekleştiğini bulmuş. 

Bu çalışmaya göre temas ettiğimiz farklı şeyler, bu frekansı artırabiliyor veya azaltabiliyor. Gerçekten de modumuz düşükken dinlediğimiz bir şarkı birden bizi kendimize getirebiliyor. Bu da belli frekanslardaki müziğin bizi olumlu ya da olumsuz etkileyebildiğini gösteriyor. Yiyecekler de aynı şekilde bizim titreşimimizi etkileyebiliyor. Tainio’nun ölçümlerine göre işlenmiş ya da konserve yiyeceklerin 0 MHz frekansına sahip olduğu; taze yiyeceklerin 15 MHz frekansa kadar çıkabildiği; kuru otların 12-22 MHz ve taze otların da 2-27 MHz aralığında titreştiği tespit edilmiş. Brokoli ve buğday çimi gibi canlı yeşilliklerin frekansı 70 MHz olarak ölçülmüş. Bunun nedeninin; canlı yeşilliklerin güneşten gelen ışığı yakalaması ve “yaşam gücü”nün moleküllerde tutulması esasına dayandığı düşünülüyor.

Davranışlarımız ve hatta düşünce kalıplarımız bile vücut frekansımızı oldukça etkileyebiliyor. Olumsuz düşüncelerin frekansımızı 12 MHz kadar azaltabileceği, olumlu düşüncelerin ise 10 MHz artırabileceği belirtiliyor.

Uçucu yağlar ve frekansları

Tainio teknolojisini kullanan araştırmacılara göre uçucu yağlar, bilinen tüm doğal maddeler arasında en yüksek frekansa sahipler… Bu da uçucu yağların; mikropların, hastalıkların, bakterilerin, virüslerin, mantarların yaşayamayacağı bir ortam oluşturabileceklerini gösteriyor. 

Uçucu yağlarda frekansın; 42-580 MHz aralığında değiştiği ifade ediliyor. Gül yağı 320 MHz, ölmez çiçek uçucu yağı 181 MHz, akgünlük uçucu yağı 147 MHZ, lavanta yağı 118 MHz, sandal ağacı yağı 96 MHz ve nane uçucu yağının frekansı 78 MHz olarak ölçülmüş. 

Koku duyumuzun diğer duyulardan 10.000 kat daha güçlü olduğunu düşündüğümüzde uçucu yağların yarattığı etkiyi daha da iyi anlayabiliyoruz. Koku aynı zamanda bilinçaltı zihnimizle ve anıların depolandığı alanla en güçlü bağlantıyı kuruyor. 

“Frekans” esasına göre, hücrelerdeki hareket ne kadar fazla veya frekans ne kadar yüksekse, vücudun kendini iyileştirme yeteneğinin o kadar iyi olduğu anlamına geliyor. Tam tersine bedenin frekansı düştükçe, hastalıkların ortaya çıkma olasılığının arttığı düşünülüyor. İnsan vücudu enerjiden ibaret bir yapı olduğuna göre, bedenimizin ve zihnimizin iyiliği için onlarla uyumlu ürünleri hayatımıza dahil etmek yerinde olacaktır. Uçucu bir yağ uygulamakla hem bedeni hem de zihnimizi destekleyerek hastalıkların oluşmasını önlemek için ekstra bir korunma kalkanı oluşturabiliriz. Konu ile ilgili yazılarda; yüksek frekans aralıklarındaki uçucu yağların, duygusal iyileşme için daha uygun olduğu, düşük frekanslı uçucu yağların hücreler, hormonlar ve kemikler gibi fiziksel değişiklikleri, enfeksiyonları ve bakterileri etkilemede daha iyi olduklarına dair bilgilerin yer aldığını da ekleyelim…  

İşin özü; sağlıklı ve temiz bir yaşam tarzı için elimizden gelenin en iyisini yaparak frekansımızı yükseltebiliriz. Yalnızca tek bir şeye odaklanmadan yaşam tarzımızı mümkün olduğunca çok yönlü dönüştürebilirsek olumsuz koşullardan daha az etkileniyor hale geliriz. Sağlıklı yiyecekler yemek, su içmek, uçucu yağlar kullanmak, gülmek, pozitif düşüncelere odaklanmak, stresten mümkün olduğunca uzaklaşabilmek, dua ve meditasyon, egzersiz ve kaliteli uyku ile kendimizi iyi hissedecek, dolayısı ile frekansımızı yükselterek dış etkenlere karşı direncimizi artırmamız mümkün olacaktır. 

Yazımızı; dahi ve mucit Nikola Tesla’nın bir sözüyle tamamlamak istiyoruz: “Evrenin sırlarını keşfetmek istiyorsanız, enerji, frekans ve titreşim kavramları dahilinde düşünün.”

Bugünlerde biz de uçucu yağların mucizevi etkilerinden sıkça faydalanıyoruz. Sizler de buhurdanlık ya da bir difüzör yardımıyla bulunduğunuz ortamın enerjisini yükseltebilir, havayı daha temiz bir hale getirebilirsiniz. Özellikle okaliptüs, nane, biberiye gibi uçucu yağları kullanarak bu yağların antibakteriyel-antivirüs etkilerinden faydalanabilirsiniz…

Kaynaklar:

nuworldbotanicals.com

aromaoutfitters.com

researchgate.net/Khaled Hamlaoui, “The human body frequency”, Institute of Biochemistry and Physiology of Microorganisms, March 2020.

Aromaterapi Serimizde Bulunan Uçucu Yağlardan Birkaçını Aşağıda Bulabilir, İnceleyebilirsiniz…

Uçucu Yağlarla Frekansınızı Yükseltin” yazısında bir düşünce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir